Bu hafta maalesef sayfama pek fazla yazı yazamadım. Aslında anlatacak o kadar çok şey var ki:) Yazılarımı yazmamı geciktiren en önemli etken bu hafta kardeşimi Almanya'ya yolcu etmemiz. Öyle bir duygusal ağırlık çöktü üzerime. İçimden hiçbir şeyle uğraşmak gelmedi. Kardeşim Erasmus programı kapsamında gitti ve dört ay boyunca bizden mesafece biraz uzak olacak. ama neyse ki teknoloji var ve internetten yüzünü de görerek konuşabiliyoruz:)
O kadar çok şey birikti ki nerden başlayacağımı bilemedim. Öncelikle geçen hafta sonu yaptıklarımızdan başlayayım dedim.:) Malum artık havalar ısındı ve gezmeler de başladı. Geçen hafta sonu biz de vapurla Eminönü'ne geçtik. Vapurda dışarda oturmayalı ne kadar da uzun zaman olmuş, özlemişim. Aslında o müthiş boğaz manzarasını fotoğraflayıp, yayınlamayı çok isterdim ama hala bir fotoğraf makinem olmadığından ve telefonla da çok güzel çekilmediğinden şimdilik bu isteğimi erteledim.
Eminönüne indiğimizde etrafı saran mis gibi balık kokusuna dayanamayıp, hemen balık ekmek kuyruğuna girdik eşimle beraber:) biraz acıkmış da olduğumuzdan bir çırpıda bitiriverdik ekmeklerimizi. Ben zaten bir çocuk misali önüme gelen yemek satıcısına atladım:) bunu da alalım diye. Üstüne yediğimiz dondurmalı irmik helvasının lezzetini size anlatamam, mutlaka yemeniz lazım. Hacı Şerif 'in irmik helvası aklınızda bulunsun, rast gelirseniz mutlaka yemenizi tavsiye ederim.
Helvamızı yedikten sonra gezmeye devam ettik. Benim asıl amacım keçe almaktı. Renkli keçeler... Sonra sırf kumaş satan hanı araya sora bulduk. Oranın ikinci katında da rengarenk keçeler satan dükkanı:) Ama renkleri öylesine seçtim. Şimdi de onlarla ne yapacağımı bilmiyorum. Birşeyler yapar yapmaz hemen yayınlayacağım:)
Gezerken orda English Home'un mağazasını gördüm ve hemen içeri daldım. Çok güzel nevresim takımları vardı, indirimli ürünleri karıştırıken bir masa örtüsü takımı gördüm ve hemencecik aldım:)
Eminönünden ayrıldıktan sonra kayınvalidemlere geçtik. Orda yediğimiz nefis akşam yemeğinden sonra evimize geri dönüş yaptık:) Ama eve vardığımızda inanın adım atacak halim kalmamıştı. Güzel bir gün geçirmenin mutluluğu ile uykuya dalıvermişim hemencecik:)
Ama bundan sonra kesinlikle bir fotoğraf makinesi edinmeye ve gezerken mutlu olduğum her anı fotoğraflamaya karar verdim. Böyle yaşadıklarını yazıp anlatmak pek bir güzel oluyor çünkü:)
8 Nisan 2012 Pazar
3 Nisan 2012 Salı
Değişik Bir Yemek Denemesi: Güveçte Karides
Karidesi dışarıda yerdik hep, daha önce pişirmeyi hiç denememiştim. Geçenlerde eşimle konuşurken, karides alalım pişirelim dedim. Tam da o gün markete gittiğimizde iglo ürünlerinde indirim varmış. Denemelik aldık bir paket. Nasıl pişirsem diye düşünürken, kendimce yapayım işte diye karar verdim. Ama sonuç gayet başarılıydı ilk deneme için:)
Nasıl yaptığıma gelecek olursak: önce karidesleri haşladım. Tabii bunun bir püf noktası varmış (ben daha bugün öğrendim bir arkadaşımdan) karideslerin haşlama suyuna bir tutam karbonat atmak gerekiyormuş. Böylece kötü koku yayılmıyor ve daha kolay pişiyormuş:) Aslında internette araştırınca karbonat yerine sirke veya limon dilimleri de koyabileceğimizi öğrendim. Neyse karidesler haşlanırken ben de mantarları ve kabukları soyulmuş domatesleri küçücük doğrayarak güveç kaplarıma bölüştürdüm. Her bir kabıma fındık kadar tereyağ ve tuz ekleyip, üzerilerine karideslerimi de ekleyip fırına verdim. Pişmesine yakın kaşar rendesi serpiştirdim. peynirler eridiğinde fırından aldım.
Sonuç: gayet lezzetli bir yemek:)
1 Nisan 2012 Pazar
Lorelei Diyor ki: Burçlar diyarında eğlenceli bir gezi(1)
1 Nisan’ınız kutlu olsun. Ne dersiniz burçların eğlenceli
yanlarını anlatalım mı bu hafta?
Sevgili koçlar! İlk burç olmanız hasebiyle 1. olmak en nihai
hedefinizdir. Sizi kimsenin geçmesine tahammül edemezsiniz. Ayrıca 1.
olduğunuzu başkalarından duymak en sevdiğiniz andır. Ama bir yandan da bu kadar
övülmek sizi utandırır. Hem övüleyim hem de mütevazı görüneyim hissi sadece
gerçek koçların taşıdığı bir histir. Aslında bu durum sizin içinizden gelen
doğal bir dürtüdür. Hava ve su gibi gereklidir sizin için. Koçları ben burdayım
diyen yürüyüşleri ve cazibeli hallerinden kolayca tanıyabilirsiniz. Saç, giyim
tarzı da dikkat çekicidir. Bir koçun dikkat çekmemesi kesinlikle düşünülemez.
Depresyonda değillerse tabii. Depresyonları da zaten çabuk geçer. Çünkü
pişmanlık, keşkeler kısaca geçmiş onların kitabında fazla yer tutmaz.
Öğrenmeleri gereken sabır, gerilimden kaçınmak ve mücadele gücünü hayatının
amacı için kullanmaktır.
Sevgili boğalar! Bu kadar sakin ve sabit fikirli olmayın.
Hayatta bazen değişiklik de gerekir. Boğalar, denge, güvenlik ve huzur vadeden
her şeye ilgi duyar. Karmaşıklık ve esneklik en çok korktukları şeylerdir. Bunun
için de öncelikli olarak maddi varlık sahibi olması gerektiğini düşünür ve
hırsla zenginleşip maddi anlamda zirveye ulaşmaya çalışır. Çünkü huzur ve güven
ona göre belli bir maddi zenginlikle mümkündür. Bu yolda yürürken inatçı,
maddeci ve statik biri olduğundan zamanla sıkıcı birine dönüşebilir. Zihinsel
olarak da hareketsizleştiğinden dar kalıplar içine hapsolabilir. Hayal gücünü
kullanmadığından insan ilişkilerinde ve yaratıcı eylemlerde sorun yaşayabilir.
Öğrenmeleri gereken, harekete ve değişime kapalı olmamak, kendini geliştirmeye
açık olmak, gereken konularda daha esnek olabilmektir.
Sevgili ikizler! Siz algılamak, gözlemlemek ve kendinizi
bilgiyle doldurmak için doğmuşsunuz. Uyanık bir akıl, ikizler için en önemli
şeydir. Merak, yerinde duramamak sizi anlatır adeta. Hem fiziksel olarak hem de
düşünce olarak aynı yerde durmaktan sıkılırsınız. Birçokları için bu havailik
olsa da sizin için doğal bir durumdur. Her şeyi görmek ve öğrenmek ister. Ancak
derine inmeye ihtiyaç duymaz. Hevesi çabuk geçebilir. Diğer insanların
deneyimlerini öğrenmek için dinler. Açık fikirli ve şaşırmaya gönüllüdür. Bu
hız ve yeni deneyimlere açıklık onu tembellikten uzak tutar. Ancak fazla
yayılma, dağılma, sinirlilik ve heyecanlı ve kararsız yaşam tarzına da
sürüklenebilir. Aşırı yorgunluk, derinlikten yoksunluk ve nihayet duygusal
tükenme yaşayabilir. Öğrenmesi gereken; durup biraz nefes almak, sırf
"akıl" ile yetinmeden gönülden bir katılımda bulunmaktır.
Sevgili yengeçler! Kusursuz şefkat, korumacılık, duyarlılık
sizi anlatan kelimeler. Her ayrıntıyı
hisseder. Başkalarının hislerini ve gizlediklerini bile sezebilir. Bu aşırı
duyarlılık sık sık kendini kötü hissetmesine neden olabilir. O zaman da biraz
kabuğuna saklanır ve içine kapanıp güç toplar. Dışarıdan bakan onu kolay
incinir sansa da bu özelliği sayesinde kendini çabucak toplar ve eskisinden da
güçlü olur. Yengeç sevdiğini adeta bir şefkat ve ilgi battaniyesine sarar. Hayatın
uyumsuzluğunu görür ve yaşamın tüm sunduklarını sever ve kabullenir. Anaçlık,
koruyucu olmak, yardımcı olmak onun için sevgidir. Güvenli hayal dünyasından
çıkmazsa depresyona girebilir. Geçmişe en çok takılan burçtur. Cesaretini
toplayıp dış dünyaya açılması ve riske girmesi sevgiyi bulması gereklidir. Öğrenmesi
gereken; kabuğundan sıyrılmak, açılabilmek, güvenmek ve sevgi için riske
girmektir.
Sevgili aslanlar! İçinizdeki şovmenlik ve oyunculuk hissi
hangi işi yaparsanız yapın sizi bırakmaz. Gururunuz sizi diğer burçlardan
ayıran en önemli özelliğinizdir. Oyunculuk, dans, hikaye anlatma, övgü
alışverişi, hepsi de aslanı anlatır. İçtendir ve risk alır, ama kendini
gösterip alkış alamazsa gururu incinir ve küsebilir ya da bir aslan gibi
kükreyip vahşileşebilir. İçe kapanırsa bu onu daha da kibirli yapar ve
insanların onu anlayamayacağı kadar üstün olduğunu düşünebilir. Veya insanların
onayını almak uğruna gösteri krizine ve onları memnun etme çabasına girer. Bu
da gereksiz gösterilere neden olur ve bu yaptıkları onu kendisinden
uzaklaştırır. Aşırı gururu onu sevgisini göstermekten alıkoyabilir ve bu durum
ilişkilerini zora sokabilir. Arzuladığı ilgi ve onayı görmezse kalbi kadar
gururu da yaralanır. Öğrenmesi gereken; bağımsız güven duygusunu
geliştirmektir.
Sevgili başaklar! Kusursuzluğu ararken ayrıntılara dalmak
tipik bir başak davranışıdır. Potansiyellerini zorlar ve kusursuza ulaşmaya
çalışırlar. Zor işler, zor hedefler onlar için yaratılmıştır. Nereye ulaşırsa
ulaşsın gözünü daha yukarı diker. Başak,
kişisel gelişime doymak bilmez bir arzu duyar ve mükemmellik duygusundan
vazgeçemez. Kılı kırk yarmak başakları anlatır. Tembellik kitabında yoktur
Özen, dikkat ve sabır gerektiren işler, sorumluluk duygusu, insanlara hizmet
Başak'a çok doğal gelir. Bazı başaklarda bu mükemmellik saplantıya dönüşebilir.
Bu durumda eleştirici, alaycı olabilir ve çevresindeki herhangi bir şeye (veya
her şeye) olumsuz bakabilir. Öğrenmesi gereken; kendisini affetmektir.
Detaylarda kaybolmadan bütünü görebilmesi için gerekli ile gereksizi ayırmasını
öğrenmesi şarttır.
Diğer burçlar da haftaya…
Gülümsemeyi unutmayınJ
LORELEİ
29 Mart 2012 Perşembe
Sabah Beslenmesinde Bu Sefer Mini Sandviçler Var
Bahar geldi, havalar yavaştan ısınmaya başladı. Hatta artık sabahları güneş ışığıyla uyanmaya bile başladık. Ama erkenden kalkıp kahvaltı hazırlaması ve hazırladıklarımı yemesi çok zor geliyor. O yüzden beslenme çantası hazırlamaya devam yani:)
Sabah işe gider gitmez bir bardak çay alıyoruz ve beslenme çantamızda o güne ne düştüyse yanında da onu yiyoruz:) Bu sabah da çayın yanında minik sandviçlerimiz vardı. Dün akşam yaptım sandviç ekmeklerini:) Pişerken evi saran koku bir an önce sabah olsa da yesek dedirten cinstendi hem de:)
Yapması da çok kolay oldu hem de:) Ölçü kullanmadım yalnız. Göz kararı hazırladım. Bir bardak kadar oda sıcaklığındaki sütün içine 1 tatlı kaşığı kadar maya, 1 tutam şeker, 1 fincan yağ ve tuz koyup alabildiği kadar un ilave edip yoğurdum. Daha sonra 2 saat mayalanmaya bıraktım. Hamur kabardığında da yumurta büyüklüğünde bezeler koparıp tepsiye dizdim. Biraz da tepside beklettim:) Buna da tepsi mayası deniliyormuş:) Bir zamanlar oktay ustayı seyrederken öğrenmiştim:) Sonra da önceden ısıtılmış fırında pişirdim...
Sabah kalkınca içlerine peynir, domates ve kıvırcık koydum:) Böylece kahvaltımız hazır oldu:)
27 Mart 2012 Salı
Keçe İşi Örtüler Ne Kadar da Güzelmiş
Son zamanlarda dikattimi fazlasıyla çekmişti. Bazı bloglarda keçeden yapılan oyuncaklar falan görmüştüm çok hoşuma gitmişti. En son bir alışveriş sitesinde rastladım keçe işi örtülere.
Masa örtüleri, peçeteler, amerikan servisleri, yastıklar ve en çok hoşuma giden de mutfak önlüğü ve takımıydı.
Karar verdim ben de hemen kumaş alıp yapıcam. Özellikle önlük takımını yapmayı çok istiyorum. Aslında hiç de zor görünmüyor.
Bir de evde bir sürü cam kavanoz birikti. Önce onların aynı model olanlarını ayırıp kapaklarını da bu şekilde süslemek istiyorum.:)
Peki ya bu yastıklara ne dersiniz:) Çok güzel gerçekten değil mi:)
Eğer kumaşlarımı alıp planlarımı gerçeğe dönüştürürsem, tabii ki ilk fırsatta burdan sizlerle paylaşacağım:)
Masa örtüleri, peçeteler, amerikan servisleri, yastıklar ve en çok hoşuma giden de mutfak önlüğü ve takımıydı.
Karar verdim ben de hemen kumaş alıp yapıcam. Özellikle önlük takımını yapmayı çok istiyorum. Aslında hiç de zor görünmüyor.
Bir de evde bir sürü cam kavanoz birikti. Önce onların aynı model olanlarını ayırıp kapaklarını da bu şekilde süslemek istiyorum.:)
Peki ya bu yastıklara ne dersiniz:) Çok güzel gerçekten değil mi:)
Eğer kumaşlarımı alıp planlarımı gerçeğe dönüştürürsem, tabii ki ilk fırsatta burdan sizlerle paylaşacağım:)
Etiketler:
kavanoz kapağı,
keçe işi,
kırlentler,
mutfak önlüğü
25 Mart 2012 Pazar
Lorelei Diyor ki: Kimliğimiz ve mesleğimiz: Tepe Noktası (3)
Kimliğimizi ve mesleki davranış tarzımızı belirleyen Tepe
Noktası (MC)’nin hangi burçta nasıl işlediğini anlatmaya devam ediyoruz. MC’nin
durumu kişinin kariyerini ve kariyerini belirleyen kimliğini gösterdiği için
çok önemli. Bu hafta MC; yay, oğlak, kova, balık burçlarında neler ifade ediyor
bakalım.
MC YAY
Kariyerinin temel amacı kendini geliştirmektir. Gelişim için
planlar yaratır. İyi bir planlayıcıdır. Bir projeyi tamamlamadan diğerine
geçebilir. Diğer taraftan zamanı iyi korumayı, boşa harcamamayı bilir. Geleceği
iyi planlaması riskleri bertaraf etmesini sağlar. Ona göre başarının sırrı
planlamadır. Planlarını geliştirecek her yeni fikre açıktır. Başka insanların
fikirlerini değerlendirir, uygun olmayanları eler. Her fikre açık olması onun
entelektüel yapısını bozmaz. O bir fikri dinlerken insanlar onun bu fikri kabul
ettiğini sanabilir. Fakat o kendi kararlarına bağlı olabilir. İnsanları kendi
istediği şekilde düşündürebilir. İyi bir sonuç alabileceğinden emin olmadan
kolay kolay yön değiştirmek istemez. İnsanların ihtiyaçlarını anlar ve yardım
etmek için ne yapması gerektiğini bilir, bunu yapar veya yapacak birini bulur.
MC OĞLAK
Hedefi uzun vadeli kazançlar üzerinedir. Ne yapabileceğinden
emindir ve daha fazlasını da yapabileceğine inanır. Tüm gücünü, hedefini
gerçekleştirmek için kullanır. Kendi başarısına odaklıdır. Her durumu
açıklayabilecek mantıklı cevapları vardır. Proje tamamlandıktan sonra planlar
yapar ve işi yönetir. Daha iyi bir iş için her gün çabalar. Dikkatli ve
ekonomiktir. Maddeyi en etkili biçimde kullanmalıdır, hiçbir şey boşa
harcanmamalıdır. Engeller oluştuğunda bunun üstesinden gelebilir. Karşısına
çıkan engeli aşana kadar asla vazgeçmez. Dayanma gücü ile kendini fark eder.
Kendisine engel olan insanları yıldırana kadar üzerlerine gider. Ortaya
çıkabilecek her durumu yönetebileceğine inanır. Kendisini yaralayan durumları
soğukkanlılıkla aşar, çünkü inançlıdır ve ileriye gitme hedefinden vazgeçmez.
MC KOVA
Kendisini bilgisiyle ispatlar ve bilgi dağarcığı
genişledikçe başkalarından daha üstün olur. Her durumu görebilen, her konudan
konuşabilen ve zor şartlarda yaratıcı seçimler üretebilendir. Dünyadaki her
konudan haberdardır, fakat duydukları üzerinde düşünüp tartışmaz. Yeni fikir
üretme ve fikirleri etkili bir şekilde planlar. Ne zaman harekete geçeceğini
iyi bilir. Bir projenin işleyişinde, başka insanların işin olumsuz
sonuçlandığını düşündüğü zamanlarda, MC Kova durumu geliştirecek yeni yönler
belirler. Yönetici pozisyonunda olsa bile hedefi işbirliğidir, denetleyici
değildir. Bu liderlik stili ile insanların en yüksek verimle çalışmalarını
sağlar. Yeni ve farklı olana ilgi duyar. Başkaları yeni trendin potansiyelini
görmeden önce o bunu uygulamak ister. Bu kapasite, dünyadaki yeni trendleri
takip etmesinden gelir.
MC BALIK
Başka insanlardan farklı zamanlarda, içinden geldiği
saatlerde çalışır. Çalışma anında birtakım olumsuz enerjilerin varlığını
hissederek işini yarıda bırakabilir. Hayatını kendisine zaman ayıracağı bir
şekilde planlar. Bu şekilde kendini yeniler. Dünyada olup bitene karşı oldukça
duyarlıdır. Yaptığı işle topluma faydalı olmak ister. Tüm toplumların felsefi
görüşlerini bilmek, öğrenmek ister. Çalışmaları dünyaya yayıldıkça kendini
ifade edebildiği için mutlu olur. Krizle başa çıkabilir. Her şeyi tecrübe etme
isteği, olumlu ve olumsuz enerjileri en uç boyutlarda yaşamasını sağlar. Hassas,
sempatik ve duyarlıdır. İçgüdüleri ve sezgileri kuvvetlidir. Başkalarının
acılarına karşı duyarlıdır. İnsanların yaralarını görmezlikten gelemez. Onlara
yardımcı olur. Kişisel yaşamlarını mümkün olduğunca sadeleştirmeye çalışırlar.
LORELEİ
Kaynak: Astrozenith
20 Mart 2012 Salı
Ayyy Ben de mi MİMLENDİM Şimdi:))
Ben de ilk defa mimleniyorum:) Ama ne yalan söyliyim pek bir sevindim. Bütün blogger annelerini seviyorum ama Sevgili Havva benim için ayrı bir değere sahip çünkü ilk takip etmeye başladığım blog (İçimden geldiği gibi) ve kendisi de benim gibi öğretmen:))
O zaman önce MiM'in konusunu yazayım:) Takıntılarımız...
Aslında pek takıntılı değilimdir ben de ama son zamanlarda birkaç huy edindim, hemen onları paylaşayım o zaman:
1) İlk takıntım sağlıklı beslenmek: Her akşam işten eve gelip yemek yapmaya çalışıyorum. Çorba, salata, bir de yemek. Dışarda birşeyler yediğimizde sanki hasta olacakmışız gibi korku sarıyor.
Margarin kullanmamaya çalışıyorum özellikle. Sanki yediğim margarin kalp damarlarımda birikiyormuş gibi geliyor:)Aslında birikiyor tabii sürekli tüketilirse, ama bir kaç kere birazcık yesem bile ben de bu his oluyor:)
GDO'lu ürün takıntısı var birde. Bazı fast food restaurantlarda ketçap ve mayonezin üzerine bakarım hemen, modifiye mısır nişastası varsa yememeye çalışırım (kesin yemem diyemiyorum:)
Sonra trans yağ içerir yazısı varsa onu da yemek beni hep korkutur.
2) Son zamanlarda cilt bakım kremi alırken üzerini okumayı takıntı edindim:) Paraben diye bir madde varmış.
Tam olarak kanıtlanamamış olsa da kanserle bağlantılı olduğu düşünülüyormuş. Özellikle kanserli hücrelerde biriktiği gözlenmiş. Yani parabensiz krem, yüz yıkama jeli, sıvı sabun, diş macunu almaya çalışıyorum:)
3) Dışarda Lavabo kullanmayı hiç sevmiyorum. Bu takıntı olabilir mi bilmiyorum ama:) özellikle dışarda bayan ve bay aynı lavaboyu kullanıyorsa kesinlikle ben kullanamam:)
Böyle işte benim takıntılarım. Ama sonradan çıkan bu takıntıların çoğu çevre koşullarından kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanları o kadar sağlıksız beslenmeye itiyorlar ki. Katkı maddeli veya genetiği ile oynanmış ürünler o kadar çok girdi ki hayatımıza, hastalık oranları da bir o kadar arttı. Lezzetli olan her yiyeceğin içinde kesin zararlı bir madde olduğunu gördük. Haliyle içindekiler kısmını okumak da artık takıntı oldu...:)
Evet ben kimi mimliyorum: yine en sevdiğim bloglardan biri Esradan Dünyaya
Sevgiler...
O zaman önce MiM'in konusunu yazayım:) Takıntılarımız...
Aslında pek takıntılı değilimdir ben de ama son zamanlarda birkaç huy edindim, hemen onları paylaşayım o zaman:
1) İlk takıntım sağlıklı beslenmek: Her akşam işten eve gelip yemek yapmaya çalışıyorum. Çorba, salata, bir de yemek. Dışarda birşeyler yediğimizde sanki hasta olacakmışız gibi korku sarıyor.
Margarin kullanmamaya çalışıyorum özellikle. Sanki yediğim margarin kalp damarlarımda birikiyormuş gibi geliyor:)Aslında birikiyor tabii sürekli tüketilirse, ama bir kaç kere birazcık yesem bile ben de bu his oluyor:)
GDO'lu ürün takıntısı var birde. Bazı fast food restaurantlarda ketçap ve mayonezin üzerine bakarım hemen, modifiye mısır nişastası varsa yememeye çalışırım (kesin yemem diyemiyorum:)
Sonra trans yağ içerir yazısı varsa onu da yemek beni hep korkutur.
2) Son zamanlarda cilt bakım kremi alırken üzerini okumayı takıntı edindim:) Paraben diye bir madde varmış.
Tam olarak kanıtlanamamış olsa da kanserle bağlantılı olduğu düşünülüyormuş. Özellikle kanserli hücrelerde biriktiği gözlenmiş. Yani parabensiz krem, yüz yıkama jeli, sıvı sabun, diş macunu almaya çalışıyorum:)
3) Dışarda Lavabo kullanmayı hiç sevmiyorum. Bu takıntı olabilir mi bilmiyorum ama:) özellikle dışarda bayan ve bay aynı lavaboyu kullanıyorsa kesinlikle ben kullanamam:)
Böyle işte benim takıntılarım. Ama sonradan çıkan bu takıntıların çoğu çevre koşullarından kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanları o kadar sağlıksız beslenmeye itiyorlar ki. Katkı maddeli veya genetiği ile oynanmış ürünler o kadar çok girdi ki hayatımıza, hastalık oranları da bir o kadar arttı. Lezzetli olan her yiyeceğin içinde kesin zararlı bir madde olduğunu gördük. Haliyle içindekiler kısmını okumak da artık takıntı oldu...:)
Evet ben kimi mimliyorum: yine en sevdiğim bloglardan biri Esradan Dünyaya
Sevgiler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)